Sezai Temelli: “Enflasyonun Kaynağı İşçiler Değil. Artık Hayatlarını Zehirlemeyin.
TBMM Plan ve Bütçe Kurulunda HEDEP Muş Milletvekili Sezai Temelli, “Mali disiplin dediğiniz şey bütçeyle başlar. Bütçede bu kadar disiplinsiz olan bir yerde siz disiplini nerede sağlamaya çalışıyorsunuz?” İnsanlara yaptığınız artışlarla başlıyorsunuz ki bu aslında enflasyon yoluyla hayatı zehirliyor.Dolaylı olarak vergilerle başlıyorsunuz.İnsanların alım gücünü azaltarak disiplin sağlayacağınızı sanıyorsunuz.Böyle bir şey mümkün değil.Çünkü enflasyonun kaynağı İşçi, çalışan, yoksul insan değil. Onun için hayatlarını kötüleştirmeyin. Bu vergi yaklaşımı, bu artış politikası, bu tür ‘istikrar anlayışından vazgeçin’ dedi.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu 2024 bütçe görüşmeleri devam ediyor. Komisyonda bugün Hazine ve Maliye Bakanlığı ile bağlı kuruluşların bütçe, kesin hesap ve Sayıştay raporları görüşülüyor. Toplantılarda HEDEP Grubu adına konuşan Muş Milletvekili Sezai Temelli, şunları söyledi:
“Çok değerli bir bakanlık. Bütçenin amiral gemisi olması gerekirken burada bütçeyi okurken bunu ifade ettiğini Bakanın sunumundan anlıyoruz. Kalkınma Planı ve OVP’ye baktığımızda kesintinin olduğunu görüyoruz. Yapıştır yöntemi hakim. Bunu her seferinde yaparken en azından bütçedeki tutarsızlıkları görüyoruz.” Hiç bilim dışı şeyleri görmedin mi? Birkaç gündür Sayın Cevdet Yılmaz’la birlikteyiz. Bize birçok şey anlattı. Oradaki tutarsızlıkları dile getirdiğimizde bize şunu söyledi: ‘Kimlik siyaseti yapıyorsunuz.’ Kimlik siyaseti yapmıyoruz. Sınıf siyaseti yapıyoruz ama kimliklerimizle siyaset yapıyoruz. Bu kimliklerimizden asla vazgeçmeyeceğiz. Siz aynı zamanda sınıf siyaseti yapıyorsunuz. İyi bir burjuva ekonomisti olduğunuzu biliyorum. Sermaye sınıfı adına konuşmalarınızı ve yazılarınızı da biliyorum. Önümüze getirdiğiniz Kalkınma Planı, OVP, bütçe. Burjuva iktisadının aklından bile söz edilemeyecek kadar büyük kusurlar içeriyor.
“BÜYÜK AYRILIKLAR BEN “İÇİNDE BULUNAN BİR EKONOMİ PROGRAMININ ANLAMLI OLMASI MÜMKÜN DEĞİL”
Hem kalkınma planında hem de OVP’de büyüme hedeflerini yüzde 5 bandında tutmaya çalışıyorsunuz. Ancak beş yıl sonra kişi başına düşen GSYH’yi yüzde 70 artırıyorsunuz. Yüzde 70 artması için yıllık ortalama yüzde 11 oranında büyümesi gerekiyor. Ama ekonomiyi yüzde 5 büyütüyorsunuz. Bu hesaplamanın geçerli olabilmesi için nüfusu 90 milyona değil 65 milyona indirmeniz gerekiyor. 20 milyon insan için ne yapmayı planlıyorsunuz? Siyasi planınız nedir? Bu kadar büyük tutarsızlıkları içinde barındıran bir durum. ekonomiProgramın anlamlı olması mümkün değildir.
“BİZİ TABLOLARLA VE SAYILARLA BIRAKIYORSUNUZ. BU TABLOLARIN HEPSİ HAYALDİR”
Nedense yaptığınız her finansal işlem sermaye sınıfının mutluluğuna yönelik çok önemli bir adımdır. Ancak bunun karşılığında Türkiye’de hiçbir sorunun çözülmediğini, kalıcı bir çözüm geliştirilemediğini, ekonominin her seferinde çok daha kötü bir yere sürüklendiğini görüyoruz. Karşılığında bizi tablolarla, rakamlarla bombardımana tutuyorsunuz. Bu resimlerin hepsi hayal ürünüdür. Böyle dramatik değişiklikler bekliyorsunuz. Enflasyonu üç yılda 8 kat düşüreceksiniz. Cari açığı 5 yılda 2,8 milyar dolara çıkaracaksınız. Bütün bunların temelinde bir tutarsızlık var.
“GÖSTERDİĞİNİZ STRATEJİLERLE HİÇBİR YAPISAL SORUNA ÇÖZÜM SAĞLAMAK MÜMKÜN DEĞİL”
Ortaya koyduğunuz stratejilerle hiçbir yapısal soruna çözüm bulmanız mümkün değil. Örneğin bir büyüme projeksiyonunuz var. Herşeyi ekonomik büyümeye sıkıştırıyorsunuz. Peki tasarruf stratejiniz nedir? Peki imalat sektörüne endeksli, onun finansmanını ön planda tutan, bu finansmanı yaparken de bankacılık departmanını ön planda tutan bir anlayışla nasıl bir tasarruf stratejiniz var? Bunu hayretle izliyoruz.
“KEMER SIKMA O KADAR KORKUNÇ BİR HALE GELDİ Kİ, ARTIK BİZİ BOĞAZIMIZA AŞIRIYORSUNUZ. UMUTUMUZU GÜÇLENDİRİYORSUNUZ”
Peki, dağıtım sorunu. Bu konu hakkında endişe duymadığınızı biliyoruz. Enflasyonun nedeninin fiyat artışları olduğunu söylediniz. Böyle bir açıklama yaptınız. İşgücünden alınan payın bu kadar hızlı düştüğü bir ülkede hangi fiyat artışı enflasyona neden olabilir? Burjuva ekonomisi ne diyor biliyor musun? Bir ülkede ciddi bir enflasyon varsa fiyatları artırın diyor. Ekonominin bunu söylediği bir yerde işçileri suçluyorsunuz. Yine çok kullandığınız bir kavram… Makroekonomik istikrar… Makroihtiyati tedbirler… Kemal Derviş geldiğinde bize bu kavramları öğretmişti. Sonuçlarını hep birlikte yaşadık. Bu kavramlar kullanılmaya başlandığında kemer sıkmanın geldiğini anlıyoruz. Bu kemer sıkma o kadar şiddetli hale geldi ki şimdi onu boğazımıza itiyorsunuz. Umudumuzu yitirmemize sebep oluyorsun. Toplum nefes alamıyor ve siz hâlâ enflasyonun sebebinin yoksullar, personel, işçiler olduğunu söylüyorsunuz. Öyle bir şey yok. Enflasyonun temel nedenlerini ele almadığınız için enflasyonla baş edemezsiniz. Bırakın çözmeyi, çözmeyi düşünemezsiniz bile. Çünkü odaklandığınız sorun, istikrar dediğiniz sorun, bankaların kârları, iş adamlarının kârlarıdır.
“İNSANLARIN SATIN ALMA GÜCÜNÜ AZALTARAK DİSİPLİN SAĞLAYACAĞINIZI zannediyorsunuz. BÖYLE BİR ŞEY MÜMKÜN”
Bütçede tuhaf şeyler var. Bütçenin yüzde 24-25’i açık olabilir mi? Mali disiplin dediğiniz şey bütçeyle başlar. Bütçe konusunda bu kadar disiplinsiz olduğunuz bir yerde disiplini nerede sağlamaya çalışıyorsunuz? İnsanlara yaptığınız disiplin artışlarıyla başlıyorsunuz, aslında enflasyonla hayatı zehirliyorsunuz. Dolaylı vergilerle başlarsınız. İnsanların satın alma gücünü azaltarak disiplin yaratacağınızı sanıyorsunuz. Bu tür bir şey mümkün değildir. Çünkü enflasyonun kaynağı işçiler, personel ya da yoksullar değildir. Bu yüzden hayatlarını daha da kötüleştirmeyin. “Bu vergi yaklaşımından, bu artış politikasından, bu tür istikrar yaklaşımından vazgeçin.”